2017 Nobel İktisat Ödülü Üzerine: Rasyonel miyiz? İrrasyonel miyiz?


Rasyonel miyiz? Irrasyonel miyiz? 2017 Nobel Iktisat Odulu Uzerine

Iktisat bilimi gercekten ilginc bir ugras alani. iktisadin, ozellikle, 1970’ler sonrası gelişimine baktigimizda karsimizi cikan resim karma karisik. Bu karmasiklik ozellikle, ekonomik kriz anlarinda daha da gorunur hale gelmekte. Krizler karsisinda bocalayan iktisatcilar, cok degil bundan 30 yil once ortaya attiklari aciklamalarin yetersizligini kabul etmeye basladilar sanirim. Bu yilki Nobel iktisat odulu davranissal iktisat olarak adlandirilan alanda calismalar yuruten Richard Thaler`e verildi.
Iktisatcilarin kabusu krizlerdir cunku cok azi yaklasmakta olan firtinayi ongorebilir. Bir seyler ters gidiyor olsa da teshis koymakta zorlanirlar, daha dogrusu teshisi koymaktan ozellikle kacinirlar. Tabi kabus bununla bitmez. Kriz kapiyi kirinca, yardima cagrilan iktisatcilarin alet cantasindaki enstrumanlar krizle basa cikmaya yeterli degildir. Tekrarlanip duran en bilindik kriz aciklamasi isgucu piyasasi katiliklari ve devletin ekonomiye mudahaleleri. Kriz oncesi donemde pastanin buyuk bir kismina el koyanlar ve onlarin bitmez tukenmez istahlarina aciklamada yer yoktur. Pastanin kucuk kismiyla hayatta kalma mucadelesi verenler potansiyel supheliler listesinin tepesinde yer alir. Isgucu katiliklari denilen sey, iscilerin turlu zorluklarla elde ettikleri haklaridir. Kriz firsati yaratir, iktisatci devreye girer ve bu haklar teker teker  geri alinmaya calisilir. Ama bu surec bu yazinin kapsamini asiyor. Bizim anlatmak istedigimiz hikaye baska.
Kriz sonrasindaki en kestirme cozum, onceki donemin anaakim iktisatcilarini suclamaktir. Daha sonra ortaya yeni ambalajinda eski teoriler cikar. Eski ama bir turlu eskitemedigimiz meshur neo-klasik iktisat. Iktisat ogrencilerinin bolume ilk adim attiklarinda karsilastiklari ve zihin dunyalarini teslim alan cok bilindik teori. Iktisada giris dersini alan herkes birseyler hatirlar bu teoriyle ilgili. En fazla hatirlanan da rasyonel birey tiplemesi: “homoeconomicus”. Bitmez tukenmez fayda-maliyet hesaplayicisi, bencil, kendi cikari disinda birsey dusunmeyen ama ne hikmetse bencil eylemlerinin toplumsal iyiye hizmet ettigi varsayilan iktisadi aktor. 1970`lerde homoeconomicus Chicago Universitesi’nden bir iktisatcinin -Robert Lucas- calismalariyla mukemmellestirildi. Hikayede burada basliyor zaten. Kapitalizm, ikinci dunya savasiyla yiktigi dunyayi yeniden insa etmeyi basarmis ve ucuncu dunyanin buyuk kismini sevkatli kanatlari altina almisken, 1960`larin sonunda birseyler ters gitmeye baslar. Issizlik oranlarindaki artis, uretimin buyume hizinda yavaslama, enflasyon ve finans sektorundeki dengesizliklere bakip gereken teshisi koymasi beklenen iktisatcilar bundan ozellikle kacinmislardir. Kriz bu teshisi koymayinca kapidan geri donecek degil ya, 1970l’erde bati ekonomilerine kabus gibi cokmustur. Yapacak sey bellidir: onceki donemin ‘yalnis’, ‘eksik’ veya ‘hatali’ politikalarini uygulayan hukumetleri sorumlu tutmak. Bir de piyasalarin etkinligini baltalayan kamu mudahalesi, sosyal guvence ve isci haklari gibi konulari mesrulastirdigi one surulen savas sonrasi donemin anaakim iktisadi sorumlu bulunmustur krizden. Chicago ekolu careyi bulmustur. Homoeconomicus rasyonel beklentilere sahiptir. Ekonominin dogru isleyis modelinin bilgisine sahipmiscesine beklentilerini olusturur, dolayisiyla onu aldatmaya yonelik politikalara prim vermez. Bu durumda en iyi politika ‘politika yapmamaktir’.
Rasyonel beklentilere sahip homoeconomicus iktisatcilara yillardir aradiklari mutlulugu saglamistir. Artik elestirileri susturabilir ve hatta sosyal bilimlerin diger alanlarini da fethedebilerdi(Bunda kismen basarili oldular maalesef). Bu muzaffer seferde ilk zafer 1992 yilinda Nobel iktisat odulunun Gary Becker’a (Chicago Universitesi) verilmesiyle elde edilmis oldu. Becker, suc, evlilik, bosanma, sosyal guvenlik ve beseri sermaye konularinda arastirmalariyla biliniyordu. Ornegin, kadinlarin kazandiklari reel ucret arttiginda, cocuk bakimi faaliyetinin firsat maliyeti artar. Benzer sekilde, kadinlar beseri sermayeye yatirim yaptikca ve isgucune katildikca, cocuk buyutmenin firsat maliyeti artar. Maden isgucu piyasasina katilmaktan bir fayda sagliyorlar, maliyetine de katlanmalari gerekir. Boylece, devletin bir sosyal hak olarak cocuk bakimi saglamasi yerine, bunun maliyetine insanlarin katlanmasi ve bu alandaki kamu harcamalarinin daraltilmasi ve sosyal haklarin budanmasi mesru hale gelir.
Rasyonel beklentilerin zirve noktasi hic suphesiz 1995 yilinda Robert Lucas (Chicago Universitesi)`in Nobel iktisat odulunu kazanmasidir. Lucas onculugundeki iktisatcilar neo-klasik modele rasyonel beklentiler hipotezini de ekleyerek piyasalarin surekli dengede olacagini ileri surmuslerdir. Ekonominin isleyisinin tam bilgisine sahipmis gibi beklentilerini sekillendiren ve mevcut bilgileri kullanarak hatalarini minimize eden ekonomik ajanlar dunyasinda ne devlet mudalesine ne de diger sosyal organizasyonlara yer yoktur. Piyasalarin kaynaklarin en etkin bicimde dagitilmasinda rakipsizdir. Hikaye oyle ki,  piyasalarin etkinligine kendini adamis bir profesore ogrencisi yolda 100 dolar gordugunu soylediginde aldigi cevap ‘mumkun degil; gercekten yolda 100 dolar olsaydi, bunu birileri almis olurdu’.  Gozunun onundeki gerceklige yabanci iktisatcilar toplulugunun -Lucas ve arkadaslarinin- basarisi  ‘teknik’ anlamda daha iyi bir teori ortaya koymalarinda yatmiyordu, basarilarinin asil nedeni burjuvazinin ikinci dunya savasi sonrasi isci sinifi karsisindaki artan konumunu taclandirmasini mumkun kilmasiydi.
Lucas ve ardillarinin bu yaklasiminin anaakim iktisat icerisindeki konumu son yillarda sarsiliyor gibi gorunuyor. Davranissal iktisat olarak adlandirilan alanda calismalar yuruten iktisatcilar, homoeconomicus`un sanildigi kadar rasyonel olmadigini ortaya koydular. Davranissal iktisat alaninda 2002 Daniel Kahneman`in ve bu yil da Richard Thaler (Chicago Universitesi)`in Nobel iktisat odulunu kazanmasi bu alanda yurutulen calismalarin daha fazla fonlanmasina, bu alanda daha fazla toplanti duzenlenmesine ve bu alani kapsayan derslerin daha fazla okutulmasina yol acacaktir. Davranissal iktisat bireysel rasyonalitenin sinirlarina odaklanmakta ve neo-klasik rasyonaliteye karsi uzun bir istisnalar listesi toplamaktadir. Bu alanda gelistirilen calismalar irrasyonel davranislarin varligina olanak tanimakta ve bu davranislarin olusum nedenlerine odaklanmaktadir. Thaler de ozellikle ‘Nudge (durtme) Teorisi” ile bilinmektedir. Bu teoriye gore kucuk mudahaleler bireyleri farkli tercihler yapmaya yonlendirebilir. Boylece, yonlendirmeler sayesinde bireylerin pekcok irrasyonel kararlari manipule edilebilir. Ornegin, bir supermarket kasaya yakin yerlere insanlarin ilgisini cekebilecek, saglikli urunler yerlestirebilir. Dolayisiyla bu yonlendirmeyle insanlarin paralarini saglikli urunlere harcamalari saglanabilir.  Bu teorinin asil onemi iktisatcilarin icine dustukleri zor durumdan siyrilmalarini saglamasidir. Durtme teorisine gore insanlar herzaman rasyonel terciherde bulunmazlar ve bundan dolayi piyasalar bazen etkin olmayan bicimde calisir. Ancak, bu durumda, onceki donemin Keynesyen iktisatcilarinin iddia ettigi gibi devlet dogrudan regulasyonlar ile sisteme mudahale etmek yerine, nazikce insanlari kendi ve toplumlarinin iyiligine davranmaya yonlendirmeli. Ornegin, kamu otoritesi financal firmalari daha dikkatli davranmaya yonlendirebilir. Bu yonlendirme finansal sektorde meydana gelmesi olanakli krizlerle basa cikmaya yardimci olabilir. Dolayisiyla, bu teoriden yola cikan birinin, sistemin ayrilmaz bir bileseni olan krizleri, bazi aktorlerin irrasyonel davranisina baglamasi mumkun olmaktadir. Bu yolla neo-klasik dogma yeni bir aciklamayla yeniden yaratilmis olur.
Gorulen o ki anaakim iktisatcilar, yakin zamanda homoekonomicus`un rasyonelligi ile irrasyonelligi meselesini tartisip duracaklar. Bu tartismalar uygulanan iktisat politikalarini mesrulastirmak acisindan hayati oneme sahip olacak. Ancak, neo-klasik teorinin kalbinde yer alan fayda-deger teorisi-ki onu da baska bir yazida aciklamak gerekecek- yerli yerinde duracak. Boylece, dunyada artan issizlik, cevre felaketleri, yoksulluk, insan haklari ihlalleri, isci cinayetleri, asiri calisma vb sorunlar iktisatcilarin radarindan uzak durmaya devam edecek.
                                                                                                                                                
Selim Çakmaklı



http://mersinyasam.net/HaberDetay.aspx?id=1742

Comments

Popular posts from this blog

Paul Robeson ve 1 Mayıs

Rezillik