Kapitalizm Zalimdir. İste 2019`dan Birkaç Örnek


31/12/2019

Her yılın sonunda genel değerlendirme yazıları yazılır, öne çıkan önemli sorunlar, toplumsal çalkantılar ve bir sonraki yıla devreden meseleler tartışılır. Tartışılan sorunlar genel kamuoyunda büyük ses getirmiş olaylardır. Benim buradaki amacım ise 2019 yılında ABD kamuoyuna gelen bazı meseleler üzerinden bir değerlendirme yapmaktır. Kuşkusuz 2019 yılı sağcı ideolojilerin iktidarında geçti. Ben gözlemlerimi ABD`den seçtim. Benzeri örnekleri Türkiye ve Brezilya`dan da bulmak pekâlâ mümkündür.

İlk olarak Hollywood`un ünlü sinema yapımcısı Harvey Weinstein`la başlayalım. Harvey Weinstein Hollywood sinema endüstrisinin en önemli şirketlerinden olan Miramax ve the Weinstein şirketinin başkanıydı. Bu şirketlerin yapımcılığını üstlendiği pek çok film çeşitli film festivallerinde ve Oscar`da ödüller kazandı. Weinstein`in bir diğer özelliği Demokrat Parti için yaptığı bağışlar/bağış kampanyaları ve politikacılarla olan yakınlığı. 2017 yılının Ekim ayında New York Times gazetesi Weinstein`nin genç aktrislere yönelik cinsel tacizlerini konu alan bir haber yayınladı. Habere göre Weinstein son yirmi yılda cinsel taciz ve istek dışı fiziksel temas da içeren suçlamalar üzerine en az sekiz kadınla anlaşmazlığı halletme yoluna gitmiş ve söz konusu kişilere miktarı değişmekle birlikte 80.000 ile 150.000 dolar arasında ödemede bulunmuş.[1] 2019 yılının mayıs ayında Weinstein kendisi hakkında cinsel taciz suçlamasında bulunan kadınlarla 44 milyon dolarlık bir anlaşmaya vardı.[2]  Weinstein şu ana kadar parasının yardımıyla hapse girmemeyi başardı ancak önümüzdeki süreçte anlaşmaya varmayı adil bulmayanların açtıkları davaların seyri önemli olacak.

Seksen ayrı kadının tecavüz, taciz, cinsel fiziksel şiddet vb. suçlamalardan sonra Weinstein`in kaygısı kadınları sinema dünyasında desteklemek için yaptığı şeylerin yadsınması ve bir tür vefasızlığa uğramış olmak. Son röportajında kadınları sinemada ilk destekleyen yapımcı olduğunu ve yaşananlardan sonra “yaptığım işler unutuldu” diyerek bir tür sitemde bulunmakta.[3] Parasal ve politik gücü elinde bulunduranlar itibarını geri satın almanın yolunu çok iyi öğrenmişe benziyorlar. Birincisi birkaç yârdim kuruluşuna servetlerinin çok küçük bir miktarını bağışlamak ve bunu olabilecek en gürültülü biçimde yapmak. İkincisi de yapmış oldukları kötülüklerden birdenbire pişman olduğunu ancak kamuoyunun bunu anlamayan kesimlerince mağdur edildiklerini ortaya koymak. Bu mağduriyet yaratma sureci Hollywood ve magazin medyası için bir gündem oluşturmaktır.

2019`da dikkatimi gecen ikinci olay ve aslında yukarıda bahsettiğim pisliğin bir benzeri Jeffrey Epstein olayıdır. Epstein finansal yatırımlarıyla ve oluşturduğu geniş ilişkiler ağıyla bilinmekteydi. 2003 yılında Harvard Üniversitesine yapmış olduğu 30 milyon dolarlık cömert bağıştan sonra the Harvard Crimson`da hakkında yazılan bir yazı Epstein`in ilişkiler ağı hakkında önemli bilgiler vermekte.[4]

2006 yılında Epstein`e karşı 14 yaşında bir kız çocuğunu zorla alı koyma ve cinsel taciz suçlamasında bulunulmuş. Polisin şikâyetleri araştırmaya başlamasından 13 ay sonra FBI olaya dahil olmuş ancak FBI`in soruşturma sonuçları bir mahkeme jürisine ulaşamamıştır. Epstein`e 14 ile 18 arasında değişen kız çocuklarına cinsel taciz, tecavüz ve bunun yanında seks trafiği organize etmek ve yönetmek gibi suçlamalar yöneltilmiştir. Harvard hukuk profesörü Alan Dershowitz`in müzakere edilmesine yârdim ettiği görüşmeler sonrasında Miami federal savcısı Alexander Acosta Epstein`in tüm federal suçlamalardan bağışık olması karşılığında bir itiraf sözleşmesi imzalamayı kabul etti. Bu anlaşmayla Epstein 2008 yılında da 13 aylık hapse mahkûm oldu.[5]  Bu anlaşmaya göre Epstein`in günlük islerini sürdürmek için haftanın altı günü 12 saat dışarı çıkabilmiştir. Hapishanede bu kadar az sure kalmış olmasını donemin Miami federal savcısı ve daha sonra Trump yönetiminde Çalışma Bakanı olarak çalışacak olan Alexander Acosta`ya borçlu.[6]

2019 yılında Epstein hakkındaki rezaletlerin daha detaylı bir şekilde ortaya saçılmasıyla ve New York şehrinde hapsedilmesinden sonra Acosta istifa etmek zorunda kaldı. Acosta gibi kamu görevinden çekilen bir diğer isimde İngiltere prensesi Elizabeth`in oğlu prens Andrew.  Epstein`nin Ağustos ayındaki intiharı sonrası pek çok iddia ortada kaldı ve Epstein`nin tecavüz ettiği kadınlarla mahkemede yüzleşme olasılığı ortadan kalkmış oldu. 2019 yılı sonu itibariyle bu skandal henüz tüm detaylarıyla ortaya çıkmış değil ve konu hakkındaki soruşturmalarda detaylanarak devam ediyor.[7]

Buraya kadar anlattıklarımız burjuva hayat tarzının istisnaları mıdır? Medyanın olayı ele alış biçimi bir anlamda genel bir ahlaki durumdan öte kişiler üzerine yoğunlaşmaktır. Aslında benim üzerinde durduğum ise güç ile ahlak arasındaki ilişki değil, benim derdim kapitalizme içsel zalimliği (şiddeti) ortaya koymak. Bunun her yıl başka başka olaylarla karşımıza nasıl çıkmakta olduğunu göstermek. Olayların aktüel boyutu bize sanki mesela sadece ahlaki bir sorunmuş gibi sunulmaktadır. Bunun ardındaki boyutları incelemek için başka örneklere bakalım ve sonra yeniden değerlendirelim. Mesela siyaset alanına bakalım.

Seattle şehri hem Amazon hem de Starbucks gibi devasa şirketlere ev sahipliği yapan bir şehir. Seattle metropoliten alanı 2018 yılında 376,1 milyar dolarlık bir ekonomiye sahip. Ekonomik çekim merkezi olması yanında Seattle ve çevresi önemli sosyal sorunlarla karşı karsıya. Artan ev kiraları ve yükselen evsiz sayısı bunlardan birisi. Bir tahmine göre 12,500 evsiz sokaklarda ya da acil barınma evlerinde kalmakta.[8] Evsizlik problemiyle basa çıkmak için inşa edilmesi planlanan ekonomik evlerin şehrin bütçesine maliyeti yüz milyon dolarları bulmakta ancak asıl sorun bu maliyetin nasıl karşılanacağı. Maliyetleri karşılamak üzere önerilen çözüm şehirde iş yapan firmaların yüzde 3`ünü etkileyecek olan bir vergi uygulaması. Bu vergiye göre devasa şirketler çalıştırdıkları kişi başına yıllık 275 dolar vergi ödeyecekler ve bu vergi geliri de evsizlerin yararlanabileceği ekonomik konutların inşasında kullanılacak. Vergiye karşı muhalefet tabi ki bilindik argümanlarla yapılmış ve başarılı olmuş. Karşı argüman bu verginin istihdam düşmanı olduğu yönünde. Bu vergi aynı zamanda Amazon vergisi olarak ta biliniyor. Amazon şehirde 45,000 kişiyi doğrudan istihdam ediyor. Bu nedenle verginin Amazon`a maliyeti yıllık 10 milyon dolar civarında olacaktı. Vergi şehir meclisinde 1 Ocak 2019`da etkin olacak biçimde kabul edilmişti. Ancak şirketlerin karşı kampanyaları ve yaklaşan şehir meclisi seçimleri 11 Haziran 2019`da kararın yeniden oylanmasına ve 7 oya karşı 2 oyla verginin yürürlükten kaldırılmasına yol açtı.[9] Verginin en önde savunucusu meclisin sosyalist üyesi Kshama Sawant.

Belediye Meclis seçimleri Seattle burjuvazisinin Kshawa Sawant başta olmak üzere Amazon vergisine destek vereceğini açıklayan siyasetçilerin koltuğu kazanmasını engellemek için Amazon`nun 1,5 milyon dolar harcamasıyla gündeme geldi. Kshawa Sawant`in secim bölgesinde sermaye çevreleri the Seattle Times haberine göre 617,592 dolar harcayarak rakip Egan Orion`nun seçim kampanyasını finanse ettiler.[10] Söz konusu rakamın binde 3`ünü harcayan Sawant seçimlerde yüzde 51,6 oy alarak kazandı. Benzer harcama ve sonuç örüntüsü birinci, ikinci ve altıncı bölgelerde de oluştu. Seattle seçimlerini isçi sınıfı sermayeye hem de devasa boyutlarıyla gittikçe bir canavara dönüşen sermayeye karşı kazandı.[11]

2019 yılında kendilerini sosyalist-demokrat ve/veya ilerici olarak tanımlayan pek çok siyasetçi için iyi sonuçların alındığı bir yıl oldu. Tüm bunların başlangıç noktası olarak, yani bu rüzgârı başlatan ise bir önceki temsilciler meclisi seçimlerinde Rashida Tlaib ve Alexandria Ocasio-Cortez (bundan sonra AOC) gibi genç siyasetçilerin secim kazanmalarıdır. AOC`nin gün geçtikçe artan popülaritesi gençlerin siyasete ilgisini ve katılımını arttırmışa benziyor. AOC`nin emekçileri, yoksulları, kadınları ve azınlıkların sorunlarını siyaset sahnesine taşıma çabası ve oluşturmaya çalıştığı söylemin sermaye çevrelerinin tepkisini çekmesi kaçınılmazdı.  AOC`yi seçimlerde yenilgiye uğratmak için 12 aday var.[12] Kapitalizm demokrasiye bir noktaya kadar tahammül ediyor.[13] AOC`nin parçası olduğu Rashida Tlaib, Ilhan Omar ve Ayanna Pressley`in oluşturduğu the Squad` a karşı sistemin çirkin yüzünü göstermesi uzun sürmüyor. Donald Trump`in the Squad üyelerine karşı ırkçı söylemlerini sosyal medyada dile getirmesi ve Demokrat partinin bu dört siyasetçiyi küçümsemesi ya da daha doğru bir ifadeyle baskılamaya çalışması önemli göstergeler.[14], [15]


Yükselen bu yeni nesil siyasetçiler ve gündemlerinin kamuoyunda dikkate alındığına yönelik anket sonuçlarına bir de Senator Bernard Sanders (bundan sonra Bernie) eklenince burjuvazinin tepkilerinde gittikçe artan şaşkınlık ve korku karışımı şeyi ortaya çıkarıyor. Bir sürelik şaşkınlık yerini bu hareketi geri püskürtmeye dayalı taktiklere bırakıyor. Bernie`nin ana akım medya tarafından göz ardı edilmesi, bir önceki Başkan Obama`nin yakın çevresine Bernie ileriye giderse seçimlere onu durdurmak için müdahale edeceğini söylemesi[16], ve kamuoyunda Bernie`nin yaşına ilişkin spekülasyonlar taktiklerden bazıları.

Bir diğer taktikse Demokrat parti önseçimlerinin paraysa satın alınmaya çalışılması. Ödemediği vergiler ve biriktirdiği devasa servetle adaletsizliğin simgelerinden biri haline gelmiş olan Amazon CEO`su Jeff Bezos NYC eski belediye başkanı Michael Bloomberg`e seçimlere dahil olup olmamayı düşünmesi gerektiğini tavsiye ediyor ve birkaç ay geçtikten sonra NYC eski belediye başkanı seçimlere dahil olan bir diğer milyarder oluyordu.[17]

Michael Bloomberg “frisk-and-stop” olarak bilinen ırkçı güvenlik politikasını uygulamış bir sağcı milyoner. Herhangi bir toplumsal tabana dayanmayan Bloomberg secim kampanyasını örgütlemek için milyonlarca doları harcamaktan çekinmiyor. 100 milyon doların üzerinde reklam harcaması yapan Bloomberg medyanın desteğine rağmen anketlerde bir başarı yakalayabilmiş değil. Zenginlerin demokrasi tanımaz ve doymak bilmez açgözlülüklerinin sınırı yok. Bu pespaye düzende çirkinlikleriyle her gün yeni bir zirve noktasına ulasan simge isim Donald Trump`tır. Yalanlarına, skandallarına, emeğe karşı saldırılarına ve ırkçılığına her gün yeni bir boyut eklemektedir.

Time dergisi tarafından yılın kişisi Greta Thunberg`e yönelik ifadeleri Trump`in iğrenç yüzünü bir kez daha gösterdi. Trump attığı tweette şunları yazdı;“Greta ofke yönetimi sorunu üzerinde çalışmalı, sonrada bir arkadaşıyla eski moda iyi bir filme gitmeli! Sakin ol Greta, skin ol!”.  2019 yılında iklim kriziyle mücadelenin simgesi olmuş Greta Thunberg`e yönelik bu küçümseyici tavır sadece Trump`ın ırkçı ve cinsiyetçi özellikleriyle açıklanamaz. Bu aynı zamanda Trump`ın temsil ettiği sınıfın tepkisidir.

Tüm bu örnekler bize kapitalizme içkin şiddeti göstermektedir diye düşünüyorum. Cinsel şiddet, kamuoyu baskısı, paranın sahip olduğu şiddet gücü vs. vs. Gündelik hayatin bir parçası olan ve bu nedenle gündelik hayatin diğer pratikleri arasında ayırt edilemez hale gelen bir şiddet.


[11] Yakın zamanlarda Amazon Ceo`su Jeff Bezos 23 şehirdeki 32 organizasyona evsizlere yardim amacıyla 98,5 milyon dolar bağışladı. 115 milyar dolar servetiyle dünyanın bir numaralı zengini olan Bezos`un söz konusu bagisi toplam servetinin yüzde 0,08`e denk gelmektedir. Yüzde 2,5 düzeyinde bile bir servet vergisi uygulansaydı 287,5 milyon dolar vergi ödemesi gerekirdi.

Comments

Popular posts from this blog

Paul Robeson ve 1 Mayıs

Rezillik