Posts

  “Akıntıya Karşı: Alevilik, Suriye ve Laiklik”: Hakan Mertcan’ın Düşündürdükleri    [Mersin Yaşam gazetesinde yayınlanmıştır] SELİM ÇAKMAKLI     Söz konusu yazılar kitabın geri kalan kısmındaki yazılardan farklı bir tarzda yazılmış. Zamanın ötesine davet ediyor bizi Mertcan; “ Hünkâr, sakız kokulu yatağından çıkmış, sehere karışmış, bir süre tek başına yol almış, Kerbelâ’ya gitmiş gelmiş ”. Bu denemeler Mertcan’ın şairane yönünü bilenler için sürpriz olmayacak bir dille yazılmıştır. Tekrar tekrar okunması gereken ve üzerinde uzun batini sohbetlerin yapılacağı yazıların etkisi altındayken Gadir Humm üzerine yazıyla karşılaşıyoruz. Aslında “Gadir Humm ve Aleviler” yazısı kitap boyunca tekrarlanan bir meseleyi açıklığa kavuşturuyor. Özellikle Mersin-Samandağ hattında yoğun bicimde yaşayan Arap Alevilerin (Nusayriler olarak da adlandırılan Alevi topluluğunun) inançsal Alevi olarak kabul edilip edilmeyeceğine yönelik tartışmadan bahsediyorum. Bu mesele nedeniyle Mertcan Nusay
ABD Başkanlık Seçimi ardından ilk değerlendirmeler     Selim Çakmaklı* Dünyanın en büyük ekonomisi olmanın yanında askeri ve siyasi etkinliği dolayısıyla ABD seçimleri tüm dünyada yakından takip edildi. 3 Kasım’dan itibaren ABD halkı da seçim sonuçlarını yakından takip etti ve nihayetinde 7 Kasım’da Joe Biden ve Kamala Harris ikilisi seçim zaferini ilan etmiş oldular. Seçimlere katılım oranı beklenildiği gibi son derece yüksek oldu ve Biden-Harris ikilisi ulusal düzeyde 74 milyon ABD’linin oyunu almayı başardı. Oy sayım süreci Donald Trump’ın umduğundan çok farklı bir şekilde gelişti. Öncelikle, artık yalanlarından, ardında bir kanıt olmayan iddialarından, komplo teorilerinden ve kutuplaştırıcı söylemlere yer verdiği üslubundan sıkılan medya ve Twitter Trump’ın oy sayım sürecini itibarsızlaştırma çabalarına pirim vermedi. Oyların hepsinin sayılmasına yönelik toplumsal talep galip geldi. Birkaç münferit olay dışında Trump taraftarlarının seçim sayım sürecini aksatma denem
Image
Ekonomi - Politik Sohbetler "Neoliberalizm ve Sonrası" 29 Eylul 2020
  İktisat, Barış ve Üniversite Selim Çakmaklı Yılın en sevdiğim mevsimi olan yaz sona ererken beni teselli eden şeylerden biri üniversitelerin açılacak olmasıydı. İktisada giriş dersleri anlattığım için üniversiteye yeni adım atmış heyecanlı yüzlere hitap etmek beni hem mutlu ediyor hem motive ediyordu. Bu sene pandemi nedeniyle uygulanan ve pandemi sonrası, korkarım karlı olduğu için, devam ettirilecek olan uzaktan eğitim deneyimi tatmin edici olmaktan oldukça uzak. Bu umut kırıcı duygularla sosyal medyaya bakıyorum, gazetelere göz atıyorum ve sonra televizyonda güler yüzle ve mizahi bir tavırla haber sunan spikerleri görünce aklıma iyi günler ekibi geliyor. “İyi günler” ekibi birkaç arkadaşımla aramızda bir espriydi. Ortalıkta mekânın sahibi gibi en güler yüzüyle gezen ve her şeyin bir olurunu bilen fakülte mensuplarıyla ilgili bir tanımlamaydı. İyi günler ekibi bizi hangi deyimlerle tanımlamıştı acaba? Anlaşılan zihnimin derinliklerine doğru itmeye çalıştığım anılar ziyaret ediyor b
  CAN TV - SÖZÜN ÖZÜ - 01.05.2020 - KORONA GÜNLERİNDE KAYGI VE UMUTLAR
Ekonomi - Politik Sohbetler :  Metin Altıok, Tolga Tören, Selim Çakmaklı Kapitalizm, Irkçılık, Toplumsal Hareketler- 12 Temmuz 2020 Krizler ve Toplumsal Hareketler-23 Temmuz 2020 Toplumsal Kriz ve Iktisat Politikalari-6 Agustos 2020
“Çoğunluğun Suskunluğu” Üzerine Düşünceler 22 Temmuz 2020 Long Beach`e doğru giderken konu yeniden acildi. Bir kez daha dinlemek gerekiyordu kuskusuz. her seferinde yaşanmış acının ağırlığının gittikçe arttığını hissedebiliyordum. Barış imzacılarının bildirisi bizim için çok önemliydi diyerek sözüne devam etti. Bağırmaya çalışmış insanların sesinin suskunluk çölünde kaybedilmiş olmasının yarattığı kırgınlığı hissetmemek mümkün değil sözlerinde. Ses kaybolur mu yahu? Olur tabi…öyle kendiliğinden olmaz tabi. Suskunluk çölünün sesleri denetleyecek filtrelere veyahut muhafızlara da ihtiyacı yok. Suskunluk öyle bir hal almış ki acı çığlıklar insanların duyma frekansının dışına çıkmış. Evet toplum öyle bir noktaya evrildi ki artık bazı sözler, bazı konuşmalar, bazı türküler insanların duyabilecekleri ses aralığında yer almıyor. O kadar imkânsız hale geldi ki yaşam, başka çare kalmadı ve buraya geldim derken yüreğindeki yaranın halen kanamakta olduğunu görebil